Ramazan Bayrakoğlu

Çeşitli sanatçıların ve çeşitli tekniklerin yeni olan karşısında tepki ve çabalarıyla nasıl başarıya ulaştıkları ya da nasıl başarısız kaldıklarını görmek ilginçtir. Güzel ve doğru olanın dışına çıkmak çoğu zaman bir sanatçının almaktan çekindiği bir risk olarak karşımıza çıkar. Bayrakoğlu’nun belirgin bir boya malzemesi yerine farklı materyaller araştırması ve bunu işlerine özenle yansıtması, alınan bir risk olarak görülebilirken, sanatçı bu durumu üretim sürecinin bir parçası olarak kabul ediyor. Aynı zamanda sanatçının malzeme ve zanaat ile olan yakın ilişkisi, işlerinin etkisinin artmasına yardımcı oluyor.

Sanatçı malzeme olarak imajlar üzerinde kullandığı saten kumaşları, tanrının insanı çamurdan yaratmasındaki ortak duyguya bağlıyor. Materyal ve konu arasında yaratılmaya çalışan ortak bütünlüğe karşı, aradaki tutarsızlık ve karşıtlığın derinliğiyle işin etkisi daha da artıyor. Titizlik ile inşa edilen resimlerde, saten kumaşın parlaklığı ve piko dikişinin (toplumda düşünülen haliyle) kadına has bir eylem olması ile bir savaş uçağının arasındaki ‘’karşıtlık’’ işlerini tanımlar haldedir. Konu bütünlüğü gizli tutularak; izleyicinin zaaflarını kullanır gibi, rasgele seçilmiş elemanlardan kurgular verilir. Daha sonra gelecek olan imajlar, izleyiciyi geriye götürmeye ve bütünlük kurmaya zorlar. Saten kumaşın ya da pleksi galas’ın gözü alışanın dışına çıkaran durumuyla, izleyici ilk olarak malzemeden etkilenir. Konu ile anlamdırmaya çalıştığı anda anlam yerini bulur. İmgeler arası karşılaştırmalı örnekler ile insanların ruh haline yönelik değişiklikler, istenilen ve kurgulanan sürecin sonucudur.

Sanatçının Üretim Biçimi Saten resimler için; Gün içerisinde her an çekilmiş olabilecek fotoğraflardan görsel seçilir, görsel, program yardımı ile renkli parçalara ayrılır, ayrılan her bir parça için renk tonları belirlenir, renkler tek tek bulunur ve kumaşı boyamak için hazırlanır, Serigrafi baskı yöntemi ile boyanan kumaşlar olması gerektiği şekliyle parçalara ayrılıp, kesilir. Dikiş makinasının piko ayarı ile hazırlanan boyanmış ve kesilmiş parçalar birleştirilir. Sonuç olarak bir bütün oluşturulduğunda, tüm parça şaseye gerilir ve sergilemeye hazır hale gelir.

Pleksiglass resimler için; Bu işler için, temel malzeme pleksiglass. Pleksiglass akrilik temelli bir malzeme, camdan daha hafif ve daha esnek bir malzeme. Renkli veya şeffaf türleri var. Bu malzemeyi boyayarak kullanıyor sanatçı, bu nedenle üstü boyandığı için bakan kişinin malzeminin pleksiglass olduğunu anlaması mümkün değil. Kullanılma nedeni hem hafif olması, hem de lazer kesimde en detaylı kesime izin verecek bir özelliğe sahip olması. Malzeme seçiminden sonra alınacak yol, saten kumaş ile yapılan işlemlerin benzeri. Kumaş resimlerde olduğu gibi tasarım bilgisayarda yapılıyor, vektörel çizimlerden oluşan bu tasarımda binlerle küçük parça var, bu parçalar yan yana gelerek resmin bütününü oluşturuyor. Tasarım tamamlandıktan sonra bu parçalar lazer ile kestiriliyor. Lazer makinası bir kerede 80×120 cm ebadında bir parça kesebiliyor. Kesim tamamlandığında tezgahta aslında neyin görüntüsü olduğu anlaşılmayan yüzlerce küçük parçadan oluşan düz bir plaka görünüyor. Lazer tezgahından bu parçalar dağılmadan alınması gerekiyor. Bunu başarmak için kesilmiş bu plakanın bütün yüzeyini maske bandıyla kaplayarak parçaları birbirine yapıştırıyor sanatçı. Bu haliyle atölyeye getirilen parçalar dağılmadan bir masa üzerine yerleştiriliyor ve bilgisayardan bakarak her parçayı numaralandırıyor ve renklerine göre ayrı ayrı kutulara koyuluyor. Bir resimde yaklaşık 45-60 arası renk oluyor, bu renklere göre parçaları boyuyor ve aynı kutulara tekrar koyuyor. Boyama işi bittikten sonra parçalar taşıyıcı zemin yüzeye yapıştırılıyor. Parçaları yerleştirince resim zaten kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor.

Kısa Biyografi: Ramazan Bayrakoğlu 1968’de Balıkesir’de doğdu, İzmir’de yaşıyor ve çalışıyor. Sanat öğrenimine 1984’te girdiği Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde başladı. Departmanın ilk mezunlarından olan Ramazan’ın aldığı eğitimde, geniş ve yetenekli öğretim görevlilerinin hazırladığı deneyimlere dayanarak, uyarlanan programı bitirdikten sonra sanatçı 1989’da Yardımcı Doçentlik, 1992’de de Doçentlik yapmıştır. Resim dalını benimseyen sanatçı, bir çok sanat disiplininde çalışmaktadır. Çalışmalarında klasik resim uygulamasından çıkıp, daha konsept işler üretmeyi çabalar. Sanatçı, standart bir forma bağlı kalmadan, çalışmalarını olabildiğince farklı materyal ve uygulamalar kullanarak gerçekleştirir. 9. Istanbul Bienalinde Freekick adlı sergide yer aldı. Bunu yanısıra, İstanbul Meltemi, Genç Türk ve Alman Sanatçılar, Proje 4L, Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi (Istanbul, 2006), Poetica/Erotica, Galerie Perpetuel (Frankfurt, Almanya, 2005), Strange Voices, Growing Through The Night, Borusan Art Gallery (İstanbul, 2005), Üstü Değil, Kendisi/Not Its Top, Itself, K2 Art Centre (Izmir, 2004), Bilginin Sıfır Noktası/Point Zero of Knowledge, İletişim Gallery (İzmir, 2002).